Nikolaos Plastiras (; 4 Kasım 1883 – 26 Temmuz 1953), üç kez Yunanistan başbakanlığı da yapmış bir Yunan general ve politikacı.
Seçkin bir asker olan ve savaş meydanlarındaki cesareti ile tanınan Plastiras, Batı Anadolu'nun işgali sırasında "Kara Sürücü" olarak bilinirdi. Yunanistan'ın işgal girişimindeki başarısızlığından sonra, Venizelosçu diğer subaylarla birlikte Yunanistan kralı I. Konstantin ve hükûmetine karşı bir darbe düzenledi. Askerlerin önderliğindeki darbe hükûmeti, iktidarın seçimle gelecek bir ulusal meclise devredileceği 1924 yılının Ocak ayına kadar ülkeyi yönetti ve ardından işbaşına gelen meclis, II. Yunanistan Cumhuriyeti'ni ilan etti. İki savaş arası dönemde Plastiras, siyaseten Venizelosçu ve cumhuriyetçi olarak kalmayı sürdürdü. Kraliyeti savunan Halk Partisi'nin yükselişini ve monarşinin yeniden gelmesini önlemek için, 1933 ve 1935'te iki başarısız darbe girişiminde bulundu ve bu nedenle Fransa'ya sürüldü.
Yunanistan'ın II. Dünya Savaşı'ndaki Mihver İşgali sırasında, Marsilya'da sürgünde olmasına rağmen, EDES direniş hareketinin önderi oldu. İşgalden sonra ülkesine geri döndü ve çoğunlukla Liberal Parti ile yapılan koalisyonlarda, üç kez başbakan olarak görev yaptı. Son iki döneminde, Yunan toplumunda iç savaş sırasında açılan yaraları kapatmak için orta yolcu politikalar izlese de, bu amacında pek başarılı olamadı.
Aslen Teselya'nın güneyindeki Agrafa Dağları'ndaki, eski adı Vounesi olan Morfovuni köyünden olan ailesi, Plastiras henüz doğmadan Kardiça'ya yerleşmişlerdi. Plastiras, 1883 yılında Kardiça şehrinde dünyaya geldi.
Okulu Kardiça'da bitirdikten sonra, 1904 yılında 5. Piyade Alayı'na gönüllü olarak katıldı. Makedonya'nın Yunanistan tarafından işgali için savaştı ve 1909 askerî darbesine katıldı. 1910'da astsubay okuluna girdi ve 1912'de asteğmen rütbesi verildikten sonra Balkan Savaşları'na katılarak "Kara Sürücü" lakabıyla anılmaya başlandı. Ancak asıl şöhretini, I. Dünya Savaşı sırasında Elefterios Venizelos önderliğindeki Ulusal Savunma Hareketi'ne binbaşı rütbesiyle katıldığında elde etti. Makedonya Cephesi'ndeki Skra-di-Legen muharebesinde, 5/42 Evzone Alayı'nın bir üyesi olarak başarıyla savaştı ve yarbaylığa terfi edildi. 1919 yılında ise albay rütbesine yükseltilen Plastiras, Ukrayna'da Kızıl Ordu'ya karşı mücadele etmesi amacıyla Müttefik kuvvetlerinin oluşturduğu Beyaz Ordu'ya yardım için 5/42 Evzone Alayı'nı komuta etti. Yenilginin ardından, birliği, Romanya üzerinden İzmir'e sevk edildi.
Kurtuluş Savaşı'nın Batı Cephesi'ndeki mücadelelerde Türk tarafınca, kendisinin "Kara Biber", birliğinin ise "Şeytanın Askerleri" olarak anıldığı söylenmektedir.1 İlerleyişi, Sakarya Nehri'nin karşı yakasında ancak durdurulabildi. Sakarya Meydan Muharebesi'nin ardından Batı Anadolulu Rumların, Yunan ordusu ile birlikte Yunanistan'a kaçışları sırasında, yolda binlerce Rumun savaştan etkilenmemesini sağladı. Bu durum, bir yandan halkın Atina'daki siyasi yönetime olan kızgınlığını arttırırken, diğer yandan da Plastiras gibi askerlerin halk nezdindeki itibarlarını arttırdı. Bu süreç, 11 Eylül 1922 tarihinde Albay Stilianos Gonatas ve Binbaşı Fokas önderliğindeki hükûmet darbesinin başarıya ulaşması ile sonuçlandı.
Askerî yönetim, ordu ve halkın çoğunluğunun desteğiyle ülkenin denetimini kolayca sağladı. Ardından Kral Konstantin'i tahttan çekilmeye zorladı, sürgündeki Elefterios Venizelos'u Lozan Görüşmeleri'nde Türkiye ile müzakereye önderlik etmek üzere çağırdı ve Türk ordusunun Batı Trakya üzerinden olası bir ilerlemesine karşı Meriç hattını korumak için orduyu yeniden örgütledi. Askerî yönetimin en tartışmalı icraatlarından birisi, Anadolu'daki yenilgiden sorumlu tutulan eski Başbakan Dimitrios Gunaris ve eski başkomutan General Yeoryos Hacıanestis de dahil olmak üzere beş kralcının, 28 Kasım 1922 günü Altılar davası olarak anılan davada yargılanmaları ve idam edilmeleriydi.
Yunanistan'ı yönetirken birçok zorlukla karşı karşıya kaldı. Ekonomisi Batı Anadolu'nun işgali için harcanan paralar nedeniyle harap olmuş, uluslararası alanda izole edilmiş ve toplumu bölünmüş bir ülkeyi yönetmeye çalışan Plastiras hükûmeti, bir de Lozan nüfus mübadelesiyle gelen 1,3 milyon insanın beslenmesini sağlamak zorunda kaldı. Ardından İtalya'yla yaşanan Korfu krizi ve 1923 yılının Ekim ayında gerçekleşen kralcı darbe girişimi, durumu daha da kötüleştirdi. Başarısız kralcı darbeden sonra, Kral II. Georgios ülkeyi terk etmek zorunda kaldı. Bunlara rağmen, ülkede devlet düzeninin sağlanabilmesi ve İkinci Cumhuriyet'in sağlam bir zemine oturabilmesi için elinden geleni yaptı. 1923 yılının Aralık ayında, meclisin yeni üyelerinin seçiminden sonra, 2 Ocak 1924 tarihinde ordudan istifa ederek emekliye ayrıldı. Millet meclisi, ülkeye yaptığı hizmetlerin tanınması nedeniyle kendisini "anavatana layık" ilan etti ve ona emekli korgeneral rütbesini verdi.
En büyük düşmanı Mustafa Kemal Atatürk, bazı kaynaklara göre Plastiras'a hayrandı. Plastiras'ın biyografisini kaleme alan Sefi Anastasakos'un "Plastiras ve Devri" adlı eserinde, Atatürk'ün onun hakkında, "Bir düşmanı olarak, evvelâ, çok değerli rakibimin şerefe layık olduğunu itiraf etmek vâzifesine sahibim. O yalnızca Yunan silahlarını değil, onun vatansever müdahalesi vuku bulmayacağı takdirde tamamiyle tarumar olabilecek Yunanistan'ı da kurtarmıştır." dediği belirtilmiştir.2 Ayrıca Kurtuluş Savaşı'ndan sonra Yunanistan ile yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti arasında gerçekleşen nüfus mübadelesi görüşmelerinde, Atatürk'ün Plastiras'a "Altın karşılığında, bana bakır verdin." dediği iddia edilmektedir.3
Kurulmasına yardım ettiği II. Cumhuriyet, yaşamını istikrarsız olarak sürdürmekteydi; zira darbeler, karşı darbeler, cumhuriyetçiler ve kralcılar arasındaki sürtüşme ve ekonomik sorunlar ülkeyi sürekli uğraştırmaktaydı. Pangalos'un diktatörlüğü döneminde, politikaya karışmadan duramayan Plastiras, Venizelos karşıtları seçimleri kazandıktan sonra Mart 1933'te bir darbe girişiminin önderliğini üstlendi. Ancak bu darbe girişimi, uluslararası ve ulusal tepkilerin yanı sıra Venizelos'un bile tepkisini çekince, yurt dışına kaçmak zorunda kaldı.4 1935 yılında ise bu kez yurtdışındayken, Venizelosçuların iktidara gelebilmesi için bir darbe girişimi daha düzenlediyse de gıyabında ölüm cezasına çarptırıldı. Tüm bu gelişmelere rağmen, bir savaş kahramanı olarak dürüstlüğünden ve cumhuriyete sadakatinden dolayı halk nezdindeki yüksek prestijini korudu. Fransa sürgününde, Almanların Yunanistan'ı işgal sürecini yakından takip etti ve EDES direniş grubunun oluşturulmasında rol aldı.
1944 Aralık olaylarını takiben çoğunlukça kabul gören bir kişilik olduğu için başbakan seçilmesinden sonra, 1945 yılında Yunanistan'a döndü. Kral II. Georgios ve sürgündeki hükûmetin ülkeye dönüşünü destekleyen İngilizler ile demokrasi yanlısı ve solcu Ulusal Kurtuluş Cephesi (EAM) ve Yunan Halk Kurtuluş Ordusu (ELAS) gerilla gruplarının arasını bulmak için orta yolcu bir politika izledi. Başbakanlığı sırasında Varkiza Anlaşması imzalandı. Orta yolcu politikaları ve cumhuriyet taraftarlığı, İngilizlerin güvensizliğine neden oldu ve göreve gelişinden sadece üç ay sonra görevden alındı.
1949 yılında Yunan İç Savaşı'nın sona ermesinden sonra, hayal kırıklığına uğramış liberallerden ve sol eğilimli demokratlardan oluşan yeni bir parti, Ulusal İlerici Merkez Birliği'ni (EPEK) kurdu. Ulusal bir uzlaşı sağlanabilmesi için tüm toplumu kucaklamaya çalıştı, ancak bu durum, iç savaşta komünist bir hükûmet kurmak için savaşan gerillaları cezalandırmaya çalışan muhafazakâr hükûmetle arasını açtı. Sofoklis Venizelos ve Yorgo Papandreu ile birlikte 1950'de bir koalisyon hükûmeti kurdu, ancak ortaklar ayrıldığında hükûmet düştü. Eylül 1951 seçimlerinden ise partisi EPEK, merkez partilerin en güçlüsü olarak çıktı. Sofoklis Venizelos'un Liberalleri ile bir koalisyon hükûmeti kurdu ve ülkenin büyük sorunlarını çözmeye çalıştı. Hükûmeti, ekonomik kalkınma çalışmalarına ve Yunanistan'ın yeniden inşasına başladı. Günümüzde onun adını taşıyan ve eski adı Tavropos olan göl üzerinde bir baraj kurulması için çalışmaları başlattı. Ancak sağcılar tarafından sürekli kınanan ve solcular tarafından güvenilmeyen ara bulucu politikası, kendi kabinesinin üyeleri tarafından bile beğenilmeyince hükûmeti zayıfladı. Başarısızlığının belirleyicilerinden biri de, Mart 1952'de Nikos Belogiannis'in mahkûmiyeti ve idam edilmesiydi.
Yönetimde olduğu dönemlerde Türkiye ile dostane ilişkiler geliştirmeye önem vermiş, "Türkiye ve Yunanistan'ın yakın istikbalde bir federasyon haline geleceğine inanıyorum." demecini bile vermiştir.5
Kasım 1952 seçimlerini kaybettikten sonra, politik kariyeri ve onunla birlikte merkez partilerin iktidar dönemi sona erdi.
1953'te Atina'da yoksulluk içinde öldü.
Ailesinin geldiği Morfovuni beldesinin adı sonradan, generalin şerefine Plastiras olarak değiştirilmiş ve Morfovuni, Plastiras beldesinin merkezi yapılmıştır. Bugün Kardiça bölgesinin halkı tarafından saygıyla anılmaktadır.
Orijinal kaynak: nikolaos plastiras. Creative Commons Atıf-BenzerPaylaşım Lisansı ile paylaşılmıştır.
Ne Demek sitesindeki bilgiler kullanıcılar vasıtasıyla veya otomatik oluşturulmuştur. Buradaki bilgilerin doğru olduğu garanti edilmez. Düzeltilmesi gereken bilgi olduğunu düşünüyorsanız bizimle iletişime geçiniz. Her türlü görüş, destek ve önerileriniz için iletisim@nedemek.page